Nazilli, Aydın, Türkiye
Bir toprak düşünün... Bu öyle bereketli bir toprak ki doğanın kendi hediyesi olarak yılda 3 dönem hasat almaya imkan tanıyor. İşte o toprak Nazilli’de oturuyor.
Uğur’un Nazilli’de doğması bir rastlantı değil. Nazilli topraklarında yetişen onca güzel ve değerli meyve sebzeyi saklamak için türlü türlü yöntemler denendi. Halen bu bölgede farklı yöntemler kullanılmaya devam ediyor. Temmuz Ağustos aylarında Nazilli’yi ziyaret ederseniz patlıcan kurularının asılı olduğu bahçelerde, kadınları domates konservesi, nar ekşisi ya da türlü türlü reçeller yaparken bulabilirsiniz.
Bu değerli toprağın insanlığa sunduğu tüm değerleri koruyup saklamak ve her mevsim bu güzelliklere sahip olmak için birilerinin bir şeyler yapması gerekiyordu.
İşte Uğur’un doğum hikayesi tam da bu noktada, bu topraklarla ortaya çıktı.
Uğur’un Hikayesi
Dondurmadan Dondurucuya
Uğur’un bu güne gelene kadar yaşadığı 66 yıllık macera dondurma satarak başlar.
Kurucumuz bir dondurmacıdır. “Uğur Dondurma” adıyla faaliyet gösteren küçük bir yöresel dondurmacıdır. Nazilli’nin verimli topraklarında yetişen lezzetli meyveleri bahçelerinden alır ve dondurma yaparlar. Bölgenin en iyi dondurmaları orada yapılır, öyle ki hatırlayanlar halen özlemle anar.
Bir gün dondurma makinası bozulur. O zamanlar bölgede tamir etmeyi bilen hiç kimse yoktur. İzmir’den bir usta gelmesi gerekmektedir ancak usta 2 gün sonra gelebileceğini söyler. Dondurmalar erime ve bozulma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Kurucumuzun becerisine güvenerek sistemi anlamaya çalışır ve risk alarak ürünü tamir etmeye karar verir. Sonuçta başarılı olur. Öyle başarılı olur ki, civar köylerden ve ilçelerden namını duyanlar dolapları bozulunca kurucumuzu aramaya başlarlar. Tamir işinde iyice kendini geliştiren kurucumuz, yeni bir dolaba ihtiyaç duyar ancak hayal ettiği gibi bir ürün bulamaz.
İyi ki bulamaz. O günden itibaren küçük bir atölyede başlayan derin dondurucu üretimi bugün Avrupa’nın en büyüğü olmasını sağlayan o ilk adıma, o aradığını bulamadığı ana bağlıdır.